Otizmli Bireyler ve Onların Hayatını Konu Alan Filmler

Hayata otizmli bir birey gibi ya da onun ailesinden biriymiş gibi bakmayı hiç denediniz mi ? Veya en farklı bulduğunuz insanın yetenekli olduğu konular, farklılığından önce geldi mi? Farklı insanların farklı yaşamlarını görmek için size filmlerin çok büyük yardımı olabilir. Sadece film diyebilirsiniz. Ancak unutmayın filmler gerçek hayatın beyaz perdeye yansıması. Birlikte otizmi izlemeye ne dersiniz? Raymond ve Charlie ile yolculuğa çıkmak, Ben X ile oyun oynamak, Rowan ile ata binmek istiyorsanız en fazla iki saatinizi ayırmanız yeterli.

Gilbert’ın Hayalleri (What’s Eating Gilbert Grape)

1993 yılında çekilen Lasse Hallstrom’un yönettiği, başrollerini Johnny Deep, Leonardo Dicaprio ve Juliette Lewis’in paylaştığı film, küçük bir evde geçen büyük bir aile dramını izleyicilere anlatıyor. Bu film hastalık derecesinde şişman olan bir anne, biri evde kalmış diğeri ergen olan iki kız kardeş, bütün sorumluluğunu Gilbert’ın üstlendiği otizmli bir erkek kardeş, gençliği ve sorumluluğu arasında sıkışıp kalmış olan Gilbert Grape’in hikayesi. Başkahramanımız Gilbert otizmli erkek kardeşi Arnie Grape yüzünden kapılarının önündeki posta kutusu gibi, annesinin sürekli koltuğunda oturması gibi, kasabasına öylece çakılı kalmış bir genç adam. Mutluluğu her bulduğunda sorumlulukları nedeniyle vazgeçmek zorunda kalmış Gilbert’ın, kardeşi Arnie sürekli başını belaya sokar, söz dinlemez. Gilbert o kadar zor durumdadır ki bazı zamanlarda çok sevdiği erkek kardeşinin ölmesini bile ister. Aşık olduğunda ise hayatı iyice karmaşık olur.

Gilbert’ın Hayalleri özellikle otizmli yakınlarına bakmak zorunda olan insanların yaşadıklarını ,bunları yaşamayanlara beyaz perdede en güzel anlatan filmlerden biri. Arnie’nin Gilbert’a söylediği şu sözlerse yüz yirmi sekiz dakikalık filmin özeti niteliğinde; “Teşekkür ederim Gilbert,teşekkür ederim.”

Ben X

Ben X otizm hastası bir genç ya da kendi deyimiyle otizm Ben X. Bu genç iki hayat yaşıyor; birincisi dış dünyaya kapalı sürekli aşağılandığı, dalga konusu olduğu gerçek hayat, diğeri “Archlord” isimli oyunun bilincinde uyandırdığı yaşamak istediği, saygı değer sanal hayat. Ben X sanal hayatını gerçek hayatına yansıtmak istese bile önünde çok büyük bir engeli var; “otizm”. Bu genç adam kimseyle konuşma veya bağ kurma yeteneğine sahip değildi ama kimse de onun yeteneklerine sahip değildi. Başkalarına göre farklıydı belki ama onlarla aynı olsaydı nasıl böyle bir zafer kazanabilirdi? O bir strateji dahisiydi. Stratejisini belirledi ve kazanabileceği bir oyun yazdı.

Nic Balthazar’ın yönettiği 2007 Belçika yapımı bu filmde otizmli bir gencin maruz bırakıldığı durumlar, yaşadığı zorluklar, kendini topluma kazandırmak için verdiği savaş anlatılırken bizi onun gözünden dünyayı görmemize bir adım daha yaklaştırıyor.

At Çocuk (The Horse Boy)

At Çocuk filmi yabani, geniş bir bozkırda yapılan büyülü ve gerçek bir yolculuk. At Çocuk Rowan’ın babası yazar ve eski at eğitmeni Rupert İsaacson ve psikoloji profesörü olan annesi Kritin Neff oğullarına otistik teşhisi konulduğunda onun gelişimi için her şeyi yapmaya hazırlardı. Rowan’ın hayvanlara özellikle atlara ilgisi olduğunu keşfettiklerinde her gün onunla beraber ata bindiler. Gezegende Rowan için en uygun yeri aradılar. Bu arayışın sonucunda Rupert ve Kritin oğullarına hayvanlarla iç içe yaşayan, çadırlarda yatan, şaman dinine inanan ve en eski at kültürüne sahip olan Moğolların yaşadığı geniş bozkırları seçtiler. At Çocuk ve ailesinin işte bu büyülü yolculuğu otizmli çocukları için dünya ile mücadele eden bütün ailelerin sesi.

Mozart ve Balina (Mozart and The Whale)

Mozart ve Balina filmi birbirine aşık, ünün, ailenin ve otizmin baskılarını yenerek ortak bir hayat kurmayı başaran asperger sendromlu Jerry ve Mary Newport’un hayatından uyarlanan hem gerçek hem de olağanüstü bir hikaye. Bir yandan çok duygusal, matematik dehası, normal olmak isteyen Donald; bir yandan da Donald’ın tam tersi olan ve; “Beni hayal kırıklığına uğratamazsın, çünkü her neysen tam istediğim gibisin.” diyen Isabelle… Bu iki insanın aşk hikayesi bizlere normalliği tekrardan sorgulatacak.

“Ben her şeyi düz anlarım.” diyor Isabelle. “Annemle babam televizyon izliyorlardı, bir olimpiyat rekorunun kırılmasına çok sevindiler. Bende onların bir şeyleri kırmamdan memnun olacaklarını düşünerek müzik dolabındaki bütün plakları bahçeye çıkarıp kırmıştım. Bahçede beni gören kızlar gülmeye başladı bende onlara köpek gibi havladım.” Yani nedir normal olan ? Her şeyi çarpıtarak anlatan bizler miyiz? Isabelle ve Donald birbirlerini normal veya anormal olarak kabul ettiler, hayatlarını birleştirmeyi başardılar. Şuanda ise bu karaktere ilham veren Newportlar iki ihtiyar olarak Arizona’da yaşamlarını sürdürüyorlar.

Yağmur Adam (Rain Man)

80’li yıllardan bize kalan Yağmur Adam filminin başrollerini Tom Cruise ve Dustin Hoffman paylaşıyor. Bu dört Oscar’ı olan filmde “Raymond Babbitt” karakterinin ilham kaynağı ise savant sendromundan dolayı olağanüstü hafızaya sahip olan Laurence Kim Peek.

İki kardeşin ilk kez birlikte geçirdiği haftayı anlatan yolculuk filmi şöyle başlar; Lamborghini hastası, ithal araba satıcısı olan Charlie Babbitt yıllardır görmediği babasının ölmesiyle kendisine kalan tek mirasın 1949 model Buick Roadmaster bir araba olduğunu, geri kalan üç milyon doların bir vakfa bırakıldığını öğrenir. Mirastan asla vazgeçmeyecek olan Charlie, vakfa gittiğinde otizmli ağabeyi Raymond’la tanışır. Raymond’u kaçırmasıyla iki kardeşin son derece duygusal, zaman zaman yüzümüzü güldüren serüveni başlar. Charlie ve Raymond’un çıkar ilişkisi ise yolculuğun sonunda kardeşlik bağına dönüşmüş olur. Bencil, son derece kendini beğenmiş ve duygularını ifade etmekte başarısız olan Charlie ağabeyine dış dünya ile ilişki kurmayı öğretmeye çalışırken aslında kendisinin de çok az şey bildiğini keşfeder. Raymond’u anlayamadığında öfkesinden deliye döner.

Bu filmde Yağmur Adam’a üzüldüğümüz kadar Charlie’de de kendimizi buluruz. Çünkü hepimiz hayatımızdaki insanları anlayamadığımızda, bağ kuramadığımızda Yağmur Adam’a öfkelenir, ona bağırırız.

Okyanus Cenneti (Ocean Heaven)

Okyanus Cenneti filmi Çin’de otizmi ilk ele alan film olmasıyla beraber ünlü aktör Jet Li’nin de aksiyon içermeyen ilk filmidir. Bu film dünyanın en yüksek nüfuslu ülkesindeki özel ihtiyaçları olan çocukların davası için atılan en büyük adımlardan biri. Okyanus Cenneti filmi ölmek üzere olan bir babanın zaman ile yarışını, otizmli çocukları olan ebeveynlerin ruh halini insanlara en güzel anlatan filmlerden.

Yüzmeyi çok seven, otizm hastası Dafu’nun annesi yedi yaşındayken ölür. O zamandan beri, akvaryumda çalışan baba Sam Wong, Dafu’nun babası, annesi, arkadaşı, öğretmeni olur. Bir gün Sam akciğer kanseri olduğunu öğrenir. Dünyası başına yıkılan baba, oğluna dünyada yer bulmak için çaresizce uğraşır. Önce birlikte intihar etmeyi deneselerde başaramazlar.

İlginizi Çekebilecek Diğer İçerikler: