Reggae, Jamaika usulü rock olarak da tanımlanabilir; barış ve sevgiyi savunur. Kökleri rock’n roll, calypso hatta rythm and blues’a dayanır. Reggae ska ve rocksteady türleri ile bir taraftan 1960’larda ska ve rocksteady müziklerinden esinlenerek oluştu fakat temposu bunlara göre daha yavaştır. Reggae müziğinde baslar büyük önem taşır. Davul/perküsyon ritimleri Afrika kökenlidir ve en ünlüsü Nayahbingi ritmidir.
1960’ların sonunda o dönem ska/rocksteady yapan Toots and The Maytals’ın “Do The Reggay” şarkısı ilk reggae parçası olarak kabul edildi. 1970’lerde analog imkanlarla yapılan bir müzik olan reggae 1980’lerin ortalarından sonra teknolojik gelişmelerle doğru orantılı olarak dijital bir sounda doğru gitmiştir.
1990’lı yıllarda kaliteli reggae/dub prodüksiyonu daha çok İngiltere’ye kaymış ve özellikle 2000’lerde Jamaika’da az da olsa oldschool yapımlar devam etse de sound dancehall/ragga ‘ya dönüştü. Daha anlaşılır bir dille reggae artık rap müzikle karıştı. İlk çıktığındaki soundunu kaybetmiş olsa da drum n bass, rave, jungle gibi müzik türleri reggae tarzını hala yaşatıyor.
İnanç, barış, yoksulluk, eşitsizlikler gibi temaları savunan reggae, 1970’lerden itibaren popülerite kazandı. Popülerliğinin asıl sebebi ise efsanevi sanatçı Bob Marley’dir. Bob Marley reggae müziğin Jamaika sınırlarında kalmamasını sağlayıp, bu müzik türünü bütün dünyaya duyuran en önemli isim.
Söz yazarı, şarkıcı ve gitarist olan Marley; The Wailers grubu ile müzik yolculuğuna başladı daha sonra birkaç grup daha değiştirip kendi yolcuğuna çıktı. Sosyal karmaşayı konu eden “Get Up, Stand Up” ve politik olmayan bir içeriğe sahip “No Woman No Cry” şarkıları en ünlü şarkılarıdır. 1978’de Afrika yararına yapılan insancıl yardımlara şarkılarıyla destek vermesi sebebiyle Birleşmiş Milletler “Barış Madalyası” Bob Marley’e verildi.
Türkiye’de de reggaenin çeşitli örneklerini görsek de en iyilerinden biri kesinlikle Sattas grubu. İngilizce ve Türkçe olarak yazılan şarkılarıyla bu müzik türünün güzel bir temsilcisi kendileri.