Dünya Kadınlar Günü: Kadın Kadındır!

Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanmış uluslararası bir gün olan Dünya Kadınlar Günü (asıl adı Dünya Emekçi Kadınlar Günü), ülkemizde 1921 yılından beri kutlanıyor.

Peki nereden çıktı bu Kadınlar Günü?

Tabiki, durduk yere siyasi koltuğunda büyük bir yer kaplayan beyefendinin ‘‘kadınlar, kadınlarımız, onları sevmeli saymalıyız, bütün dünyada onlar için kutlama yapmalıyız” demesiyle başlamadı. Herhalde böyle olsaydı, asırlardır başımıza gelen ve sadece kadın olduğumuz için katlanmak zorunda bırakıldığımız şiddet, tecavüz gibi olaylar vuku bulmazdı. Belki de en başından sadece kadın olarak görülsek, insan yerine koyulsak, bugün erkek şiddetinde toprağa verdiğimiz hiçbir kadını kaybetmezdik. Belki de en başında gereken saygıyı görseydik, ülkemizde ve dünyada yaşanan protestolarda polisler, kadınların saçından tutup yerde sürükleme hakkını kendinde görmezdi, polis otosunda taciz etmezdi ve belki de hiçbir koca, karısını sokak ortasında dövüp cesedini bir dereye atacak gücü kendinde bulamazdı.

İstediğimiz sadece en başından beri insan hakları temelinde bir insana verilmiş tüm haklara, eksiği ya da fazlası olmadan sahip olmaktı.

Tarihçe;

8 Mart 1857 yılında New York’ta 40.bini aşkın dokuma işçisi, daha iyi koşullarda çalışma istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin greve verdiği büyük tepki ortalığı savaş alanına döndürdü ve işçiler fabrikaya kitlendi. Arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önüne kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 129 kadın işçi can verdi.

Büyük bir kitlenin ölümüne yol açan bu acı olayın dönüşü Dünya Kadınlar Günü olmuştur. Ancak ülkemizde 1921 yılından bu yana Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanıyor. Tam da bu noktada Mustafa Kemal Atatürk’ün kadınlar için söylediği birkaç söze bakmakta fayda var.

”Dünyada her şey kadının eseridir.”

“Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.”

”Bir toplum, bir millet erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça, diğer kısmı göklere yükselebilsin!”

İlginizi Çekebilecek Diğer İçerikler: