George Orwell asıl adıyla Eric Arthur Blair; 1984 kitabıyla tanınan, 20. yüzyıl İngiliz edebiyatının en önemli yazarlarından biridir. Orwell’e sadece yazar demek az kalır; yazarlığın yanında aslında önemli bir düşünür ve gözlemleyicidir de aynı zamanda. Eserlerinde sosyal adaletsizliğe karşı olan tutumu ve işçi sınıfını, yoksulluğu anlatışındaki netlik, zeka onun romanlarında imzası niteliğindedir.
Bir İngiliz sömürgesi olan Burma’da yaşayıp tanık olduklarını, Fransa’da para sıkıntısı çekerken yaşadıklarını, İspanya İç Savaşı’nda olanları ve gördüklerini romanlarına konu olarak almış; gerek devletlerin ideolojilerini gerekse apaçık gerçekleri çarpıcı bir şekilde ortaya koymuştur.
Yoksulluk günlerinde tutulduğu verem hastalığı sonucu heniz 46 yaşında 21 Ocak 1950 günü ölmüştür. Ölüm yıldönümünde George Orwell’in dünyayı en çok etkileyen kitaplarını inceliyoruz.
1- 1984
Distopik kitaplar arasında en başarılılarından sayılan ve George Orwell’in asıl ününü kazandığı kitabı “Big brother is whatching you” sözüyle bir kült haline gelmiştir. Big brother aslında yoktur fakat tam da Foucault’nun panoptikon incelemesi gibi gözetlendiğini düşünen toplumun hal ve davranışlarını yönetime uygun hale getirmesidir. Buna göre insanlar iş yerlerinde, evlerinde, sokakta her yerde izlendiğini düşünür ve davranışları kendi istekleri dışına çıkar. Bunun sonucunda artık her birey devletin istediği gibi yaşamaya ve davranmaya başlar. İşte devletin ideolojisinin insanları nasıl etkilediğini anlatan bu kitap devlet yönetiminin hayatları nasıl ele geçirdiğini açıkça ortaya koyuyor.
George Orwell, 2008 yılında Time Dergisi’nin 1945’ten Günümüze En İyi 50 İngiliz Yazar seçkisinde Philip Larkin’den sonra en iyi 2. İngiliz yazar seçildi.
“Kimse yönetime onu bırakmak için geçmez. İktidar araç değil, amaçtır. Kimse bir devrime bekçilik etmek için diktatörlük kurmaz; devrim diktatörlüğü kurmak için yapılır. Baskı kurmanın amacı baskı kurmaktır. İşkencenin amacı işkencedir. İktidarın amacı iktidardır.”
2- Hayvan Çiftliği
1945 yılında yayımlanan fabl türündeki eserde bir çiftlikte yaşayan hayvanlar ‘sahiplerine’ isyan ediyorlar ve çiftliği ele geçiriyorlar. Bundan sonra gelişen olaylar ise iktidar, güç gibi kavramların insanı -hayvanı- nasıl kendi olmaktan çıkardığını ele alıyor. Devrimin yolundan sapması ve baskıcı ve otoriter bir diktatörlük kurulmasıyla diğer hayvanlar daha da zor bir yaşamla karşı karşıya kalırlar. Kitapta hayvanlar çiftliği ABD’nin tutucu kesimi Orwell’i komünist olarak değerlendirdi. Sovyetler Birliği ise Orwell’i karşı komünist olarak görüyordu. Bunlara rağmen her iki taraf da kitabı kendi politikalarına yarar sağlayacak şekilde değerlendirmiştir.
“Bütün hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar öbürlerinden daha eşittir!”
3- Paris ve Londra’da Beş Parasız
George Orwell; 1928 yılında zaten hoşlanmadığı polislik mesleğinden istifa etti ve çocukluğundan beri hayalini kurduğu yazarlığa başladı. Londra’nın yoksul mahallelerinden birinde kendisine bir oda tuttu ve kentin yoksul kesiminin içinde yaşamaya başladı. Paris’e geçtiğinde burada da bulaşıkçılık yaptı, otelde kaldı. Yazar bu şehirlerde yaşadıklarını derlediği kitapta Londra ve Paris’in yoksul kesimlerini kendi deneyimleriyle anlatıyor.
İki bölümden oluşan kitapta önce Paris’te deneyimlediği yoksulluğu anlatan Orwell; yoksullukla ilgili ilk temasını “ilginç” olarak belirliyor. Çalışanları ve çalışma hayatını anlamakta zorluk çeken yazar bu kez şansını Londra’da denemeye karar veriyor ve oraya geçiyor.
İkinci bölümde Londra’da yaşadıklarını ve deneyimlediklerini anlatan Orwell; burada yoksulluğu aşabilmek için ilk önce arkadaşlarından yardım istiyor ve şehrin gerisinde kaldığını fark ediyor. Fakat Londra’da Paris’ten daha da kötü günler geçiriyor.
“Günün birinde beş parasız kalırsanız sizi bekleyen dünya işte bu. Bir gün bu dünyayı daha yakından incelemek istiyorum.”
4- Wigan İskelesi Yolu
Can Yayınları tarafından 2016 yılında Türkçeye çevrilen kitap, Orwell tarafından 1937 yılında yayımlanmıştır. Edebi metinlerden dışarı çıkıp bir inceleme kitabı olarak karşımıza çıkan Wigan İskelesi Yolu, Orwell’in İngiltere’nin işçi mahallelerinde yaptığı araştırmaları derleyip kaleme aldığı kitaptır. Bu kitap distopik bir değerlendirmeden çok apaçık gerçekleri yansıtmaktadır. Bütün kitaplarında yer alan sosyal adaletsizlik meselesini gerçek yaşanılanlar ve yaptığı gözlemler üzerinden ele alır. Sosyal adaletsizlik, berbat konutlar, madenlerdeki çalışma koşulları, sefalet, açlık gibi sorunların çarpıcı bir şekilde yer aldığı sosyolojik bir çalışmadır da aynı zamanda.
“Kahvaltı masasının altında dolu bir lazımlık kovası olduğu gün ayrılmaya karar verdim. Bu mekan, içimi karartmaya başlıyordu. Bunun nedeni, yalnızca pislik, kokular ve berbat yemekler değil, değişmeyen anlamsız bir çürümenin, insanların hamamböcekleri gibi süründüğü yeraltındaki bir yerde, savsaklanan işlerden ve alçakça yakınmalardan meydana gelen sonsuz bir karmaşanın içinde olma hissiydi.”