Selma Rıza Feraceli ilk Türk kadın gazeteci, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin tek kadın üyesi ve Kızılay’ın kurucularındandır. Ayrıca Tanzimat Dönemi’nin ilk Türk kadın gazeteci ve romancılarından olan Selma Rıza; Paris’teki Jön Türkler’in liderliğini yapmış Ahmet Rıza Bey’in kız kardeşidir. Kadın hakları konusunda oldukça destekleyici ve kadın haklarını duruşuyla ve yazılarıyla savunmuş Selma Rıza’nın 1897 yılındau kaleme aldığı Uhuvvet adlı romanı da bu konudaki öncü romanlardan biridir.
1872 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Selma Rıza’nın babası Şuray-ı Devlet ve Meclis-i Ayan üyelerinden Ali Bey ve annesi Avusturyalı bir ailenin sonradan İslamiyet’i seçen kızları Naile Hanım’dır. Yedi çocuğun en küçüğü olan Selma Rıza, evde özel dersler alarak yetiştirildi ve iyi derecede Fransızca öğrendi. Eğitiminde büyük katkısı olan abisi Ahmed Rıza’nın Fransa’ya giderek Jön Türkler hareketine katılmasıyla Rıza’nın hayatında da değişiklikler başladı. Selma Rıza da ailesinden gizlice Fransa’ya abisinin yanına gitti ve burada Sorbonne Üniversitesi’nde eğitimini sürdürdü. Burada eğitim alan ilk Türk kadın da kendisi oldu. İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Paris ayağına üye olan Rıza Paris’te on sene yaşadı. Cemiyetin tek kadın üyesi olmasının yanı sıra Paris yıllarındaki çalışmaları sebebiyle de ilk Türk kadın gazeteci unvanını aldı. Ahmed Rıza Bey’in çıkardığı ve Fransızca olarak yayımlanan Meşveret Gazetesi’nde Türkçe olarak yayımlanan ve Samipaşazade Sezai’nin çıkardığı Şuray-ı Ümmet Gazetesi’nde ve Fransızca eki Mechveret Supplément Français’de yazıları yayımlandı. Samipaşazade Selma Rıza Hanım’ı ‘Kadınlığın Tacı’ olarak tanımlıyordu.
1899 yılından itibaren ‘sosyal açıdan kadın’ konusu ile ilgilendi ve bu konuda uzman olarak kabul edildi. 1908 yılında İkinci Meşrutiyet’in ilanıyla İstanbul’a dönen Rıza gazetecilik yapmayı bıraktı. Bu sırada abisi Ahmed Rıza Bey Osmanlı Parlamentosu’nun başkanı oldu. Sosyal hayatta hareketlerine devam eden Rıza; günümüzdeki ismi Kızılay olan Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nde çalıştı. Beş yıl boyunca burada genel sekreterlik yaptı fakat yönetimdekilerle fikir ayrılığına düştüğü için bu cemiyetteki çalışmalarını durdurdu ve buradan ayrıldı.
‘Hanımlara Mahsus Gazete’ ve ‘Kadınlar Dünyası’ gibi yayın organlarında yazıları yayımlandı. İstanbul’da Müslüman Osmanlı Kadınları için okullar açılması için oldukça mücadele verdi. Kandilli’deki Adile Sultan Sarayı’nın Türkiye’nin ilk yatılı kız lisesi olarak açılmasında büyük katkısı oldu.
1892 yılında henüz 20 yaşındayken yazdığı Uhuvvet –Kardeşlik- romanı ilk kez 1999 yılında dili sadeleştirilerek Kültür Bakanlığı tarafından yayımlandı.
“İlk yaratılışta insan yokmuş… Evet yeryüzü daha rahattı. (…) İnsan kendi cinsine de esir!… Dine, şeriata, düzene, âdetlere de esir!… Esir!.. Her şeye esir!..Bu hal nedir Yarap?!.. Kurtuluş yok mu? (…) Ah uçmak!.. bu esaret zincirinden kurtulmak!… Özgürlük, Özgürlük!…”
1931 yılında 59 yaşındayken hayatını kaybetti.